Kayıtlar

Ernest Hemingway etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

#, Güneş De Doğar (Sun Also Rises) - Ernest Hemingway

Resim
Anavatanları Amerika olan birkaç yazarın 1920’li yıllarda, Amerika’dan uzakta, seyahatlerle geçen hayatlarına odaklanan bir romandır. Birinci Dünya Savaşı sonrası buhran, bunalım, hayal kırıklıkları; ne yaparlarsa yapsın mutlu ve tatmin olamayan karakterlerle güzel anlatılmış bir kitaptı. Anlatıcımız Jake’in de sık sık bahsettiği Robert Cohn karakteri belki de romanı en iyi özetleyen karakterlerden. Sakin hayatını bırakıp yazar olmak için Avrupa’ya gider, beklediği başarıyı elde edemez, Brett’e aşık olur ve kalbi kırılır, aşağılanır, bir türlü arkadaşlarının ortamına ayak uyduramaz. Daha önce okuduğum diğer Hemingway kitaplarından sonra, bu kitap daha hızlı geçen bir olay örgüsüne ve daha farklı karakter tiplemelerine yer veriyor gibiydi. Enteresan bulduğum bazı diyaloglar artık Hemingway’de alışkın olduğum bir durumdu, belki de çeviridendir demeyi burada da gerekli görüyorum. "Başka bir ülkeye gitmek bir şey değiştirmez. Hepsini denedim. Bir yerden bir yere taşınarak kendiniz

kitap alıntısı #99, Paris Bir Şenliktir - Ernest Hemingway

Resim
         " Sylvia Beach'in kitaplığını keşfettiğim günden sonra Turgenyev'in tüm kitaplarını ve Gogol'dan basılmış İngilizce ne kadar kitap varsa, ayrıca Tolstoy'un Constance Garmett çevirilerini ve Çehov'un İngilizce çevirilerini okumuştum. Karımla Paris'e ilk gelişimizden önce Toronto'da bana Katherine Mansfield'in iyi, dahası büyük kısa öykü yazarı olduğu söylenmişti. ama Çehov'dan sonra Mansfield'i okumaya çalışmak, iyi ve yalın bir yazar olan, güzel konuşan, bilgili bir hekimin öykülerinden sonra ihtiyar bir kızın özene bezene uydurduğu masalları dinlemeye benziyordu. Mansfield, su katılmış bira gibiydi. Oun yerine su içmek daha iyi olurdu. Fakat Çehov'da duruluğu dışında suyla iniltili tek şey yoktu. Gazete haberi gibi kokan bazı öyküleri yok değildi. Fakat son derece güzel olanları da vardı.          Dostoyevski'de inanılır ve inanılmayacak şeyler vardı ama bazısı öylesine gerçekti ki okurken insanı değiştirirdi; ondaki zayıfl

#195, Silahlara Veda (A Farewell to Arms) - Ernest Hemingway

Resim
          Birinci Dünya Savaşı çıktığında İtalya’da bulunduğu ve İtalyanca da bildiği için burada orduya katılan Amerikalı Teğmen Frederic Henry, ambulans ve hasta taşımacılık görevlerini üstlenmiştir. Savaşta İtalyanların Avusturyalılara karşı üstünlük elde ettiği, son zamanlarda da yavaşlamalar yaşandığı konuşulmaktadır. Henry, oda arkadaşı Rinaldi ile cephede olmadığında olabildiği kadar hayatın tadını çıkarmaya çalışmaktadır.           Henry, aldığı izin bitip de odasına döndüğünde Rinaldi ona iki güzel hemşireyle tanıştığını, bir sonraki buluşmaya onun da gelmesini istediğini söyler. Henry onunla gider ve hemşire Catherine Barkley ile tanışırlar. Catherine İngiliz gönüllülerindendir ve Rinaldi’nin aksine Henry onunla aynı dili rahatça konuşmaktadır. Bir süre arkadaşlık ederler, zamanla Catherine Henry’ye bağlanır. Henry içinse bu durum zamanla değişse de ilk başlarda gönül eğlendirme şeklindedir.           Bir sabah Henry yaralıları taşımak için cepheye gittiğinde havan topuyla ağ

#168, Yaşlı Adam ve Deniz (İhtiyar Balıkçı) - Ernest Hemingway

Resim
         Bu sefer kitap konusu olarak kısa bir giriş değil, kitap özeti gibi kısa bir toparlama yapacağım.          Santiago, Kübalı yaşlı bir balıkçıdır. Her ne kadar ömrü boyunca sadece balıkçılık yapmış olsa da, diğerlerine göre bu alanda pek başarılı değildir - son seksen dört günde hiç balık yakalayamamıştır. Bir süre yanında çırak olarak yetiştirdiği çocuğun ailesi bile çocuğu bu yüzden Santiago'nun yanından alıp başka bir yere çırak vermişlerdir.          Bu çocukla - adı Manolin - konuşurlarken Santiago seksen beşinci günün şansının döneceğini söyleyerek denize açılır. Şansı da döner ve kocaman bir balık oltaya takılır. Ama bu balık tekneyi peşinden sürükleyecek kadar büyüktür. Birkaç gün sonunda Santiago nihayet bu kılıçbalığını öldürür. Ama balık teknesine alamayacağı kadar büyüktür. Böylece balığı teknesinin yanına sıkıca bağlar. Ama köpek balıkları bu ölen balığın kan kokusuna çekilir ve balıkçı ne kadar uğraşsa da köpek balıklarının bu büyük balığı parçalamasına engel