kitap alıntısı #90, Putların Alacakaranlığı (ya da Çekiçle Felsefe Yapmanın Yolları) - Friedrich Nietzsche
Güzel ve çirkin: Bizim güzellik
anlayışımızdan daha çok koşula bağlı ya da diyelim ki daha dar kafalı bir şey
yoktur. Kim bu anlayışı, insanın insandan aldığı hazdan ayrı düşünmeye
çalışırsa ayaklarının altındaki zemini hemen yitirecektir. “Özünde güzel”
yalnızca bir sözdür, kavram bile değildir. İnsanoğlu, güzellikte kusursuzluğun
ölçüsünü bulur; bazı durumlarda güzelliğinden dolayı kendine tapınır. Hiçbir tür
kendi kendini bu derece olumlayamaz. Onun en derindeki içgüdüsü, varlığını
koruma ve neslini sürdürme içgüdüsü, bu tür yüceltme biçimleriyle kendini
gösterebilir. İnsanoğlu, dünyanın güzellikle dopdolu olduğuna inanır, onu yaratanın
kendisi olduğunu unutur. Dünyaya güzellik bağışlayan tek balına kendisidir, ah!
Çok insanca, bütünüyle pek insanca bir güzellik… İnsanoğlu temelde kendi
yansımasını eşyada bulur, kendi resmini yansıtan her şeyi güzel kabul eder. “Güzel”
yargısı onun türünün zarafet budalalığıdır… Küçük bir işkillenme kuşkucunun
kulağına şu soruyu fısıldayabilir: İnsanoğlu onu güzel kabul ettiği için mi
güzelleşmiştir dünya? Dünyayı insanlaştırmıştır insanoğlu: Hepsi bu! Özellikle de
insanoğlunun, güzelliğin örneği olduğunu hiç ama hiç kimse garanti edemez. Beğenisi
daha yüksek bir yargıcın gözleriyle nasıl görünürdü kim bilir? Gözü kara mı? Yoksa
kendini eğlendiren biri gibi mi? Ya da biraz keyfi mi? Ariadne, Naksos’taki
ünlü sohbetlerinden birinde filozof sevgilisine, “Ey tanrısal Dionysos, neden
kulağımı çekiyorsun?” diye sormuştu. “Senin kulaklarında mizah benzeri bir şey
buluyorum Ariadne; biraz daha uzun olamazlar mıydı?”
Hiçbir şey güzel değildir, güzel olan yalnızca insandır: Estetik, bütünüyle bu saflığın üzerine kurulmuştur, bu saflık onun ilk olgusudur. Buna bir ikincisini ekleyelim: Hiçbir şey yozlaşmış bir insandan daha çirkin değildir.
- Friedrich Nietzsche, Bir Çağdışının Gezintileri, Putların Alacakaranlığı (ya da Çekiçle Felsefe Yapmanın Yolları)
Yorumlar
Yorum Gönder