#207, Incognito; Beynin Gizli Hayatı - David Eagleman

Blogda alışık olduğumuzun aksine, yazıya kitabın konusuyla giriş yapabileceğim bir kitap değildi. Bir olay örgüsü olmadığından buna ne kadar uzun bir giriş yapılabilir, ondan da şüpheliyim ya, neyse.

Günlük hayatımızda vücudumuzda gerçekleştirdiğimiz en ufak değişikliklerin – hareketlerin - düşüncelerin aslında ne kadar karmaşık olduğunu, bazen bilimsel bazen de normal konuşma diliyle anlatan bir kitaptı. Okurken aklınızdan, beyin bu kadar şeyi kendi kendine nasıl yapıyor, sanki büyük bir şirketi yönetiyormuş gibi, benzeri düşünceler geçiyor. Belki normalde okuduğunuzda inanmayacağınız şeyler bilimsel bir dille açıklandığında çok daha inandırıcı bir hal alıyor bu kitapta.

Her bölümde aynı konu çerçevesinde birçok örnek verilmesi hoştu, o kadar bilgi arasında ilgiyi canlı tutuyordu. Bazı yerlere serpiştirilmiş resimler de dikkat çekiciydi, kesinlikle incelerken çok vakit geçirdim.


İlk bölüm, “KAFAMIN İÇİNDE BİRİ VAR AMA O BEN DEĞİLİM”, beynin fiziksel özelliklerini açıklamakla başlıyor. Tarihte beyinin ve davranışların incelenmesinin nasıl bir süreçle ilerlediği kısaca bahsediliyor. Birçok bilim adamı, şair, matematikçi ve yazarın adı bu kısımda anılıyor.

İkinci bölüm, “DUYULARIN TANIKLIĞI: DENEYİM GERÇEKTE NASIL BİR ŞEYDİR?”, duyulardan ve beynimizin duyularla nasıl bir işleyişi olduğundan bahsediyor. Özellikle görme duyusunun üzerinde durulan bu bölümde, normalde görme duyumuz hakkında aklıma dahi gelmeyen birçok özelliği fark ediyoruz. Optik illüzyonlar, körlerin yardımcı aletlerle nasıl yeniden görmeyi öğrendiği bunlara örnek verilebilir.

 

“Öyleyse duyularınıza güvenmek konusunda alacağınız ilk ders şudur: Siz siz olun, güvenmeyin. Bir şeyin doğru olduğuna inanmanız ya da doğru olduğunu bilmeniz, onun gerçekten doğru olduğu anlamına gelmez.”

 

Üçüncü bölüm, “ARADAKİ BOŞLUK: ZİHİN”, öncekilere ve kendinden sonra gelen bölümlere göre daha farklı diyebiliriz. Burada, insanların fark etmeden bazı davranışları/yetenekleri nasıl öğrendiğinden bahsediliyor. Hisler, siz özellikle istemeden beynin bazı detayları işlemesi ve bunlar sonucu bazı önseziler geliştirmesi de bahsi geçenlerden.

Dördüncü Bölüm, “DÜŞÜNÜLEBİLİR DÜŞÜNCELER”, deneyimlerimizin biyolojimiz tarafından belirlenip sınırlandığını söyler. Doğuştan kör olanların çevrelerini nasıl algıladığını ve sinesteziyi burada örnek gösterir. Genel güzellik anlayışları ile beyin nasıl bağlantılıdır? Vazopresin hormonunun insan ilişkileri açısından önemi de burada bahsedilmiştir.

Beşinci Bölüm, “BİR RAKİP TAKIMI OLARAK BEYİN”, beynin birbiriyle sürekli çatışan parçalardan oluştuğunu söyler. Mesela, akıl ve duygular. Akıl ve duygu arasında denge olmaması bizi nasıl etkiler? İnsanın kendisiyle çatışmasına neden olan etkenler nelerdir? Odysseus örneğinin günümüz örnekleri, insanı düşündürüyordu. Yabancı el sendromu insan içinde çatışan iki kısma güzel bir örnekti. Bilinç, nedir, bilim bunu nasıl açıklar?

Altıncı Bölüm, “SORUMLU TUTULABİLİRLİK SORUSU, NEDEN ÖZÜNDE YANLIŞTIR?”, insana etik açıdan önemli birçok soru soruyor. Eğer beyninizde veya vücudunuzda davranışlarınızı etkileyen bir bozulma/değişiklik varsa, bunun sonucu olarak yaptığınız davranışlardan/işlediğiniz suçlardan ne kadar sorumlu tutulabilirsiniz? Hukuk sisteminde insanlar neye göre davranışlarından sorumlu tutulurlar? Ceza sistemi nasıl değiştirilmelidir ve bu insanlara nasıl bir rehabilitasyon sunulabilir?

 

“Suçluları yine de cezalandırmaya devam edecek miyiz? Evet. Bütün suçluları aklamak, gelişkin bir anlayışın ne geleceği, ne de bir hedefidir. Açıklama, aklamaya eşit değildir. Toplumlar, kötüleri sokaktan çekip almaya her zaman ihtiyaç duyacaktır. Biz de ceza uygulamasını terk etmeyecek, ama onun yöntemlerini değiştireceğiz.”

 

Yedinci Bölüm, “HÜKÜMDARLIKTAN SONRA YAŞAM”, genlerimizin beynimizin işleyişine etkilerinin olabileceğinin kanıtlandığı ama bunları detaylı olarak anlamaya ne kadar uzak olduğundan bahsediyor. Sonrasında da bundan önceki tüm bölümleri genel olarak toparlıyor.

 

Son zamanlarda okuduğum en düşündürücü, bunu yaparken de eğlendiren kitaplardan biriydi. Bu tarz kitaplar sevenlere kesinlikle önereceğim kitaplardan.

 

Sorumlu tutulabilirliğin yerini alması gereken sözcük ve kavram değiştirilebilirlik olmalıdır. Bu, ileri bakışlı bir kavramdır ve sorunu ele alış biçimi de şöyle özetlenebilir: ‘Bundan sonra ne yapabiliriz? Rehabilitasyon mümkün mü? Mümkünse, harika. Değilse, cezaevinde yatma cezası gelecekteki davranışı değiştirecek mi? Değiştirecekse, onu cezaevine gönderin. Değiştirmeyecekse de suçluyu intikam değil, etkisiz hale getirme adına devletin yetkisine bırakın.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

#130, The Rory Gilmore Reading Checklist, 2022 Yıl Sonu Güncellemesi

#141, Daisy Jones & The Six - Taylor Jenkins Reid

#133, The Pale Blue Eye - Louis Bayard

#140, Twisted Hate - Ana Huang (Twisted #3)

#150, Killing Sarai - J.A. Redmerski (In the Company of Killers #1)