#206, Heartless - Elsie Silver (Chestnut Springs #2)
Cade Eaton beş yaşındaki oğluna iki aylığına bakıcılık yapacak birini aramaktadır. Ancak görüşmeye gelenlerin hiçbiri oğlu için gelmemiştir, hepsinin aklında ya Cade ya da parası vardır. Böylece Cade'in kardeşinin nişanlısı Summer — Summer ve nişanlısı Rhett'in hikayesi serinin bir önceki kitabında anlatılıyor — ona birini bulacağını söyler.
Willa Grant, en yakın arkadaşı Summer'ı yeni evi olan Chestnut Springs'te ziyarete geldiğinde kahve almak için uğradığı kafede biriyle tanışır. Çantasından iç çamaşırı yere düşer ve bu yakışıklı adam onu yerden alır. Willa çamaşırın onda kalmasını söyler. Bu olayı Summer'a anlatır, ikili bu olayı çok komik bulur. Willa ona yanında çalıştığı kardeşinin barının tadilatta olduğunu ve yazı boş geçireceğini söylediğinde Summer ona hemen Cade'in dadı aradığından bahseder. Willa'nın çocuklarla bir deneyimi yoktur ama neden bir problem olsundu ki?
Cade ile tanışmaya gittiklerinde ikisi daha önce karşılaştığını fark eder. Kafede. İç çamaşırı olayı yaşandığında. Cade çamaşırı ne yapacağını bilemeden cebinde eve getirmiştir. Willa'dan hiç hoşlanmaz ama Summer onlara bir şans vermesini söyler. Ve görünen o ki Willa ve Cade'in oğlu Luke çok iyi anlaşırlar. Willa özgür ruhlu, çılgın, neşeli ve eğlenceli biridir. Luke'a bir bebek gibi değil yetişkin gibi davranmaktadır. Bu da hayatında anne/kadın figürü olmayan Luke için gerçekten iyidir.
Willa iki aylığına işe alınır. Luke ona bayılıyordur. Cade de giderek ondan hoşlanmaya başladığını saklayamaz. Ama aralarındaki on üç yıllık yaş farkı, geçmişinden gelen kadınlara olan güvensizliği ve Luke'ın bir şeyler olması durumunda üzüleceği korkusu; Cade'i Willa'ya karşı kendini geri tutmasına sebep olur.
Serinin ilk kitabında Willa karakteri kendini hoş bir şekilde belli etmişti. Ondaki 'hayatı özgürce yaşa' tarzındaki tavırları hoştu ve Summer'a da iyi gelen bir arkadaştı. Onun hakkında daha fazla okumak istemiştim, kendine ait kitabı olmalıydı. Ama Willa'nın Cade ile eşleşeceğini düşünmemiştim. Şimdi görüyorum ki bu çok güzel düşünülmüş bir eşleşme olmuş. Aralarında geçen atışmaları okumak da çok zevkliydi. Cade'in ön yargılarının zamanla yok olması ve altından sürekli gülen bir adam çıkması şaşırtıcıydı ama beklenmedik değildi. Çiftlikte yaşadıkları hayat gerçekten insanı kıskandırıyordu. Cade'in ineklerle ilgili nasıl bir sporla ilgilendiğini pek anlamadığımı itiraf etmeliyim ama kendimi çok bir şey kaybetmiş gibi de hissetmiyorum.
Serinin ilk kitabında Luke'a bayılmıştım. Onun yaşındaki bir çocuğun sınırsız soru sorması ve filtresizce konuşması onda da vardı, bunları okumak insana sıcacık hissettiriyordu. Willa'nın Luke'a olan tavırları da kesinlikle Luke'un ve Cade'in ihtiyacı olan şeydi. Luke ile ilgili bazı kısımların gözlerimi doldurduğunu da söylemeliyim. Annesinin onu terk etmesi ve sadece doğum gününde babasını kontrol etmek için gelmesi büyük haksızlık ve acımasızlıktı.
Jasper bu kitapta da gizemli bir şekilde kendini belli ediyor. Bu tavırları altında iyi bir adam var belli ki ancak pek konuşmadığından anlamak zor. Onun da seride ayrı bir kitabı olması gerektiğini düşünüyorum.
"New sounds scary. It sounds like failure."
"Life lesson, shithead. Careful who you pick a fight with. Someone insane might love him."
Yorumlar
Yorum Gönder