#190, Azizler ve Alimler - Terry Eagleton

              Kitap, 12 Mayıs 1916’ta, idam emri verilmiş James Connolly’nin idam edileceği günde başlar. Connolly çok ağır yaralıdır, birkaç gün bile yaşayamayacaktır. Ancak idam emri verilmiştir ve onun kurşuna dizilmesi, kendi kendine ölmesinden daha ‘anlamlı’ bir sahne oluşturacaktır. Böylece ayakta bile durmayan Connolly gardiyanlar tarafından sandalyeye bağlanarak vurulur. James Connolly, gerçekten de 12 Mayıs 1916’da idam ettirilmiş, İrlandalı Gönüllüler ve İrlanda Yurttaşlar Ordusu’nun isyancı cumhuriyetçi birliklerinin genel komutanı ve İrlanda geçici hükümetinin başkan yardımcısıdır. Ancak yazar, burada tarihi değiştirmeyi seçiyor ve James Connolly’nin ölmediğini, bu olayın hiç yaşanmadığını düşünmemizi istiyordu.

              Avusturyalı filozof Ludwig Wittgenstein ve Rus dilbilimci Nikolai Bakhtin, akademiden –Cambridge– bunalıp profesör bir tanıdıklarının İrlanda’nın batı kıyısındaki kır evine giderler. Ev işlerinden anlamayan ikiliye yerel barın sahibi Donal yardım eder. Bir gün kapılarının aniden açılmasıyla içeri James Conally girer. Yaralıdır, destek güçler gelene kadar boş olduğunu düşündüğü bu evde kalacaktır. Sonrasında da James Joyce’ın yazdığı hayali bir karakter olan Leopold Bloom kır evine gelir.

              Öncesinde ve sonrasında ikisinin, üçünün ve dördünün aralarında birçok felsefi konuşma geçer.

              Beklediğim çok daha hızlı okunan, eğlenceli denebilecek bir kitaptı. Bazı yerlerde gereksiz –en azından benim için– ayrıntılara çok uzun olarak yer verilmiş olsa da, kitabın hızlı okunmasını etkilemeyen bir özellikti. Sadece aralarda gerçek tarihten alıntılar olarak mı verildiğinden emin olamadığım savaş ve devrim sahneleri vardı. Bu sahnelerde biraz tarih kitabı gibi bir anlatım var ve insanı biraz yoruyordu.

              Kaç yıl düşünsem; tarihi değiştirip, o insanı alıp, başka birileriyle buluşturup, aralarında felsefi konuşmalar geçmesini yazmak aklıma gelmezdi. Gelse de bu kadar güzel yazamazdım herhalde. Sadece bu özelliğinden dolayı bile okumayı hak eden bir kitaptı.



              "Dehşeti ne kadar kalın çizgilerle resmedersen, umudu o kadar söndürürsün."


              "Devlet, nihayetinde tek bir şeyden nefret eder: kahkaha sesinden. Şiddeti anlayabilir. Yalnızca iktidarla alay edenler gerçekten özgürdürler. Siz iktidar peşindesiniz, onun için daima iktidar tarafından ezileceksiniz."


              "Devrimin metaforu, lokomotifin yoldan çıkması değil, imdat frenine basılmasıdır."


              "Dünyaya boyun eğdiren bütün ülkeler kendilerini dar görüşlülüğe mahkûm ederler. Kendilerinin üstün olduğuna inanır ve onlara işin doğrusunun bu olmadığını söyleyebilecekleri için fikirlerden tiksinirler."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

#130, The Rory Gilmore Reading Checklist, 2022 Yıl Sonu Güncellemesi

#141, Daisy Jones & The Six - Taylor Jenkins Reid

#133, The Pale Blue Eye - Louis Bayard

#140, Twisted Hate - Ana Huang (Twisted #3)

#150, Killing Sarai - J.A. Redmerski (In the Company of Killers #1)