#137, Get a Life, Chloe Brown - Talia Hibbert (The Brown Sisters #1)
Chloe Brown, fibromiyalji ve kronik ağrıyla geçen hayatını bir çok ilaç ve belli bir düzenle devam ettirmektedir. Ağrıları daha az olduğunda yürüyüşe çıkmaktadır ve bu yürüyüşlerden birinde ölümle burun buruna gelir. Bu onun için bir dönüm noktası olur. Normalde de listeler yapmaktan hoşlanan Chloe kendine bir "Get a Life" Listesi hazırlar.
- Move out.
- Enjoy a drunken night out.
- Ride a motorbike.
- Go camping.
- Have meaningless but thoroughly enjoyable sex.
- Travel the world with nothing but hand luggage.
- Do something bad.
Chloe'nin listesinde tamamladığı ilk madde otuz bir yaşına kadar yaşadığı, ailesinin büyük malikanesinden taşınmak olur. Ne kadar zaman geçse de listesindeki diğer maddeleri gerçekleştirmesi kolay değildir.
Bir gün Chloe yürüyüş dönüşü ağaçta kalmış bir kediyi kurtarmaya çalışırken kendinin de ağaçtan inemediğini fark eder. Bu utanç anına sitenin "müfettişi/teknik elemanı" Redford ‘Red’ Morgan tanık olur. Red herkese karşı nazik ve tatlı davranmasına rağmen siteye taşındığından beri Chloe ile hiç anlaşamamışlardır. Red Chloe ve kediyi ağaçtan kurtardıktan sonra biraz konuşurlar. Red'in tablolarını satmak/sergilemek için bir web sitesine ihtiyacı vardır, Chloe de web tasarımı/SEO benzeri işlerle uğraşmaktadır. Böylece bir anlaşma yaparlar. Chloe Red'e site için yardım edecektir, Red de ona listesini tamamlamasında.
Böylece sürekli atışan bu ikili giderek yakınlaşırlar.
Çok kısa sürede okuduğum tatlı kitaplardandı. Kronik ağrıların olduğu bir ana karakter hakkında ilk defa bir kitap okudum. Genelde karakterlerin "fiziksel ya da mental olarak iyi halde" olduğunu düşünürsek bu hoş bir değişiklikti. Benim de kronik ağrılarım olduğundan dolayı Chloe'yi anlamam kolaydı. Yazarın da fibromiyalji ve bu durum hakkında yerinde tespitler yaptığını söyleyebilirim.
Belki burada yapacağım tek eleştiri Red ve Chloe arasında bazen geçen diyaloglar için olabilir. Atışmaları arada sürekli birbirlerini tersleme şeklindeydi. İngilizceyi ikinci dil olarak bilen biri için bu ters cevaplar arkasındaki anlamak zor olabilir ama onun dışında güzel bir kitaptı.
"Fear be damned, because people didn’t change their lives by meekly giving up at the first heart-pounding hurdle."
"Love is certainly never safe, but it’s absolutely worth it."
"I started feeling afraid of my own body, like it was a torture chamber I’d been trapped inside."
"Happiness, independence, true solitude. Sweeter than oxygen. She breathed it in. This was, in a word, bliss."
" You were hurt, and you reacted. You were in an unhealthy situation in more ways than one, and you
panicked and cleansed everything with fire. Don’t dismiss your emotions and your self-protection as just a fucked-up decision. Don’t reduce something so complex and real and important to nothing."
Yorumlar
Yorum Gönder